28 Ocak 2010 Perşembe

DURMUŞ ALİ ÇOLAK, BASIN AÇIKLAMASI


Yönetim olarak play-off hedeflenerek yeni sezona başlanmış, bunun için kaliteli ama eksik bir kadro kurulmuş. Sonrasında gelişen başarısız saha sonuçları nedeniyle play-off yarışında geride kalınmış ve düşme potasındaki takımlarla da puan farkı açılamamıştır. Dolayısıyla oyuncuların da kendine olan güvenleri azalmış ve motivasyonları kaybolmuş.
Kulüp sorunlarının da had safhaya ulaştığı ve moral motivasyonun kaybolduğu bir ortamda , hiçbir şeyin hesabını yapmadan büyük bir risk alarak ben ve ekibim, Sportif Direktör Ercan Aslankeser ile birlikte göreve başladık..Bu zamanda da futbolcu alacakları ( transfer peşinatı, maç başları) ve ekonomik sorunlar kulübümüzün önünde duruyordu. Bu gibi olumsuz şartlarda oyuncularımız ile birlikte Demirsporluluk ruhuna yakışır şekilde formamızı layıkıyla taşıdığımıza ve en iyi bir şekilde de temsil ettiğimize inanıyoruz..
Öyle ki zamanla uzaklaşılmış olan play-off hedefini tekrar yakalama pozisyonuna getirdik. Düşme potasının en altında bulunan takımlarla aramızda var olan 4-5 puanlık kritik puan farkını da 22 puanlık farka taşıdık…
Öyle ki, ben ve ekibim toplam 11 maça çıktık. Bununda puansal karşılığı 23 puandır. Yani, göreve geldiğimizde Demirsporumuz için küme düşme lafları dile getirilirken, oyuncularımızla birlikte play-off’u kıl payı kaçırdık ve şuanda da takımımız klasman maçlarına grup lideri olarak başlayacak. Fakat kulüp olarak ekonomiyi bir türlü devreye sokamadığımız için çok istediğimiz ve arzu ettiğimiz hedefe ulaşamadık. Bu gelişmelere rağmen 2. yarıya klasman grubu lideri olarak da girmeye hak kazandık.
Fakat her şey gönlümüzden geçtiği gibi olmadı. Biz zirve hesabı yaparken, 8 oyuncunun kadro dışı bırakılması ve yerine oyuncu transfer edilememesi sonucu 4 Ocak tarihinden bugüne kadar yeri geldi 11, yeri geldi 8 futbolcu ile Adana’da kendi tesislerimizde hiçbir hazırlık maçı yapamadan antrenmanlarımızı yaptık.
Geldiğimiz noktada, 9 maçta 11 puanı olan Demirspor’un başına gelip 11 maçta 23 puan alıp genel puanı 34’e çıkararak kendimizi başarılı sayıyoruz.
Herşeyin bir başlangıcı olduğu gibi sonununda olduğunu belirtmeliyiz. Lakin, buradaki terslik başarılı bir ekibin görevden ayrılmak zorunda bırakılması ve sonuç itibariyle görevi bırakması.
Şuana kadar ekibimle birlikte futbolcularımla birlikte sadece prim aldık. Maaşlarımızı dahi alamadık. İşin finalinde yol ayrımına geldik. Demirspor’da daha yapacağımız çok işler varken, hiçte haketmedğimiz ve yakışık olmayan bir tutum karşısında görevden ayrılmak zorunda kaldık. İlk olarak Sportif Direktörümüz Ercan Aslankeser, yönetimin tasarrufu ile altyapıya görevlendirildi. Hak edilmeyen bu karar karşısında ben Durmuş Ali Çolak olarak yönetime duymuş olduğum rahatsızlığı sözlü olarak dile getirdim. Fakat bir şeyler düzelmedi ve fikir ayrılıklarımız son iki günde de devam etti. Dolayısıyla benim Kahramanmaraşspor maçına takımın başında çıkmamam için, yönetim tarafından sözlü olarak iletildi. Devamında ise gelişmeler hızlandı önce sözleşmelerimiz yönetim tarafından tek taraflı olarak fesh edildi ve bugün itibariyle Aslankeser ile birlikte görevimizden ayrılmak zorunda bırakıldık.
Üzgünüz, üzüntülüyüz…Böyle tavır ve kararı hak etmediğimiz üzerine basa basa söylüyoruz. Adana Demirspor’un hedefsiz olamayacağını ve hiçbir zaman hedefinin küçülemeyeceğinin altını çiziyoruz.
Her ne kadar görevden ayrılsak da dün olduğu gibi bundan sonra da Demirspor’un emrindeyiz.


TEKNİK DİREKTÖR
Durmuş Ali ÇOLAK

25 Ocak 2010 Pazartesi

TEŞEKKÜRLER YEREL BASIN... TEŞEKKÜRLER SPOR01.COM


"İngiltere'yi uzak biliriz.
Lakin uzak değilmiş.
Oradaki "HIRLAMA" sesi buralara kadar geliyor.
Hep hırlıyor. Ağzı hiç durmuyor. Olmayan dişlerini gösterip duruyor.
Hırlamaktan, havlamaktan herkesi kendisi gibi sanıyor.
Sanırsınız, sütten çıkmış akkaşık...
Son olarak Adana'ya ayak bastığında tesislere kadar gelmişti. Tesise bağladılar ama zincirini kırıp kaçıp gitti. Yönetici olacağım dedi. Para ver dediler ama yüreği, cebinin sesini dinleyince soluğu Adana dışında aldı. Sonra da İngiltere'de.
Hala hırlıyor.
Orada döne döne hırlıyor. Hem dönerci olacaksın hem de hırlayacaksın.
Kendini de o asil renk olan mavi ve laciverte ortak edeceksin.
Adana Demirspor asil bir takım.
Mavi ve Lacivert ise büyülü renkler
Sakın ola ki, ne Demirspor'u ne de büyülü renkleri o hırladığın ağzına alma.
Sen hırlamadan önce, insanları suçlarken, neden Demirspor'dan kaçtığını insanlara anlat.
İngiltere'den hırlayarak ahkam kesmek, herşeyi biliyorum havasına bürünmek, insanlara hakaret etmek haddin değil.
Bir gün gelir insanlar sana hakaret ederse bunun altından kalkamazsın.
Gel yol yakınken vazgeç; hırlamayı bırak.
Gel yol yakınken, önce adam olmayı bi dene.
Bak işte o zaman bundan sonrkaki yaşamın, o kestiğin et kadar lezzetli olacaktır.
İngiltereli... "




spor01 tarihinin en lakayıt ve en iğrenç yazısı . Bir insanı beğenmiyor olabilirsin, sevmiyor olabilirsin, hatta karşılıklı düşüncelerinden hoşlanmıyor olabilrisin, ama bu hırlama lafını söylemeye kimsenin kimseye hakkı yoktur.

Bu yazıyı yazanlara sorarım, en son hangi maça gelriken Demirspor'a bir kazancınız oldu? En son hangi Deplasmana gdierken kendi olanaklarınızla gittiniz? Bu adam belkide hayatında kulüp otobüsünün kapsını açmamıştır, siz ise otobüsün en arka koltuğunda ayaklarınızı uzatıp seyahat ettiniz.


Sizler sürekli başkan ve yöneticileri işinize geldiği sürece pohpohlamayı kendinize adet edinmiş olabilrsiniz, ama ayılıp gerçekleri söyleyen kişilere bu terbiyesizliği yapmak, kişilerin ve kuruluşların ancak ahlak seviyesini ortaya çıkartır. Yönetim olayına gelince, aslında herkes mevzunun para vermemek olduğunu biliyor, olaydan haberi olmayanlara kişileri karalamak sizlere yakışıyor mu?

Eğer Yönetimi neden bıraktığını merak ediyorsanız, Mehmet Gökoğlu'na sorun en son ki telefon görüşmesini sizlere anlatsın. Bunları biliyorsunuz aslında da söylemek işinize gelmiyor :)


Hepimiz elhamdulillah Demirsporluyuz, Demirsporu sizlerin çizdiği çizgiler içerisinde yaşamak zorunda da değiliz. Düşüncelerine saygı gösterilmeyen bir yöneticinden hangi bahane ile para talep edebilirsiniz? Ayrıca Demirsporluluğu verilen paraya göre ölçecek olsak, sanrım Aytaç Durak en büyük Demirsporlu oldurdu...Halkın ve işçinin takımyız diyoruz, siz dönerci diye aklınız sıra dalga geçiyorsunuz, BU MU HALKIÇILIĞINIZ, İŞÇİLİĞİNİZ?


Adımızı Dünya' nın öbür ucuna taşıyan adama saygılarımla...

11 ALTIN ADAM

Hepinizi tebrik ediyorum, bu mücadele ve hırs sizi mutlu sona taşıyacaktır. Tayfun' nun yokluğunda puan kaybetmememiz çok önemliydi. Yaşar Yılmaz azim ve hırsından dolayı tebrik ediyorum. Umarım sağ kanattaki 34 numara ile birlikte takıma kıs zamanda monte edilir. Ceyhun' nun yüksek performasnı etkileyiciydi, hepsine tekrar mücadelelerinden dolayı tebrik ediyorum.

18 Ocak 2010 Pazartesi

TANER DEMİRBAŞ ELAZIĞSPOR' DA



Sezon başında Demirspor'a gelip vefa borcunu ödemek istediğini belirten futbolcu, yıllık 750000 tl istemişti, bunun üzerine Demirspor ile anlaşamayıp Alanyaspor ile yıllık 100000 tl' ye anlaştı. Burada da aradığını bulamayan Taner zor günler yaşayan Elazığspor'a trasfer oldu, tahminim futbolculuk hayatının son vurgununu yapmaya hazırlanan futbolcunun başarılı olacağını sanmıyorum. Değil 12, 22 futbolcuda alsalar Elazığspor' un küme düşeceğine inanıyorum, Onur Güney ile birlikte.

7 Ocak 2010 Perşembe

OLSA OLSA BATAK DÖRTLÜSÜ OLUR !!!

Malum, son günlerde iyice hemen hemen her Demirsporlunun kafasını meşgul eden şey, kongre... Çeşitli söylentiler çıktı, Bir denildi, Adem Atılgan -Mustafa Tuncel ikilisi, bir denildi, Aytaç Durak' ın oğlu , sonra denildi güç birliği yapılacak Adem Atılgan, Mustafa Tuncel, Mehmet Gökoğlu, Bekir Çınar... Son zamanalrda da bu son dörtlü ön plana çıktı. Şu 4 başkanın, başkanlık dönemlerini inceleyelim,

Adem Atılgan

Belediye'den düzenli olarak maddi yardım geliyordu ve Demirspor' un o dönemde daha önce Bank Asya'da mücdele edipte borç batağına girdiği dönemden sonra hem borç bazından hemde futbolda başarı bazından Demirspor' un ayaklarının yere daha sağlam basmasını sağlamıştı. Genel borç sıfıra yakın bir meblağ olup, 2006-2007 sezonunada şampiyonluk parolasıyla başlanıldı, birçok Demirsporlu için miladdı o yıl. yanlış hatırlamıyorsamda 4 trilyon transfer bütçesi ayrılmıştı. Futbolcu ve teknik heyet konusunda maddi anlamda çok yıpranılmadan kadro oluşturuldu. Belkide ligin üstünde bir ekip kurulmuştu ama maddi gelir ve giderler dengede tutulabiliyordu. O sezon yaşanılan şanssızlıklar ve gelmeyen şampiyonluğun ardından Adem Atılgan Başkanlığı bıraktı ve yanlış bilmiyor isem, 400 milyar civarı ssk borcu ile bıraktı.


Mustafa Tuncel


2007-2008 sezonu başlangıcından başkan olarak bu takımın başına geldi ve Demirspor' u Milan yapacağını söyledi. Kulüp maddi açıdan çok yıpratıldı, gelen futbolcuların hemen hemen hepsi Teknik Direktör Levent Eriş' in isteği ile getirildi. Teknik direktör Levent Eriş' verilen 750 milyar o sezoun ligimizin en yüksek ücretiydi (kesin olmamakla beraber). Söylenene görede 14 trilyon para harcandı sezon sonuna kadar. Üstüne birde kulüp binası satıldı. Netice oalrak, futbolcuların çoğunun parası verilmedi, Teknik direktör Sadi Tekelioğlu'nada herhangi bir para ödenmedi. Futbolcuların çoğuda kulüpten alacaklarına karşılık anlaşmasını karşılıklı olarak fesh edip gitti. Sanırım 14 trilyon yollarda otellerde ve kamp dönemlerinde harcandı. Gerçi Mustafa Tuncel'e bunlar denildiği zaman çok biliyosan gel sen yönet diyor ama neyse :) Sonuç olarak hem şampiyon olamadık hemde Futbolculardan adam akıllı bonservis ücretleride alamadan yolladık.


Mehmet GÖkoğlu


Kulübü devraldığında bir enkaz devralmış gibiydi. Metin Yıldız takıma getirilip, futbolcular transfer edilmeye başlanıldı. Maddi anlamda sanmıyorum Gökoğlu'nun Demirspor'a bir yük bıraktığını. Buradaki Tek hata Metin Yıldız'a çok güvenilmesiydi, Oysa Metin Yıldız' ın teknik kariyerine bakacak olursak zaten gideceğimiz yolda belliydi :) MEtin Yıldız gerçek yüzünü aslında AFyon deplasmanında göstermişti. çok 4 hafta bekledik ama beklentilerimize cevap alamadık. Mehmet gökoğlunun yarım sezonluk başkanlık deneyiminde yaptığı en hayırlı iş Behzat Çınar' dır. ama geç alınmış bir karardır.



Bekir Çınar

Bahsettiğimiz şu 4 isim içerisinde en sıcak kanlı ve Demirsporlunun isteklerine en çok cevap vermek isteyen başkandır. Tek hatası sanırım , Behzat Hoca ile yolları ayırıp, Abdulkerim Durmaz ile yola devam etmek istemesidir. Abdulkerim durmaz konusunda çok uyraıldı ama o hocaya güvenmeyi tercih etti. Sonuç olarakta tabiki yanıldı. Belediyeden beklediği desteği alsaydı bugün bence hem yükselme grubuna kalmıştık, hemde bu kongre tartışmaları olamazdı.


Benim düşüncem Bekir Çınar' ın devam etmesi yönünde. Bekir Çınar ve Adem Atılgan ikilisi takımın başına gelirse bence Beldiyeden gelecek olan destek kesilmez. MAddi anlamd hesapların tamamını ve futbolcu transferilerinde bire bir Adem Atılgan başında olursa Bekir Çınar başkanlığı ile Demirspor daha aydınlık günlere gider. Yoksa bu dört başkan bir araya geldin falan filan hikayeleri Demirspor' hiçbirşey kazandırmaz, BU DÖRTLÜDENDE OLSA OLSA BATAK DÖRTLÜSÜ OLUR...